21 July 2009

Bunuel, "Las Hurdes", "Los Olvidados"

Yoksulluk hikayelerine devam… Şu kriz ortamının havasına uygun, yine sinema tarihinin tozlu raflarından bulup çıkardığımız filmler var bu hafta:

* “Las Hurdes: Ekmeksiz Toprak / Las Hurdes: Tierra Sin Pan” (Las Hurdes–Land Without Bread, 1932, 27’), Luis Bunuel.

Bunuel’in çektiği yegane belgesel… Daha çok ‘etnografik surrealist’ bir film olarak tarihe geçmiş olan “La Hurdes”, sadece ‘belgesel’ ve ‘gerçeküstücülük’ gibi uzlaşmaz görünen iki kavramı buluşturma çabasının ürünü olarak değil, aynı zamanda belgesele ne dereceye kadar güven duymak gerektiği konusunda da keyifli bir tartışmaya olanak sunuyor. Franco rejimi tarafından hemencik yasaklanan bu filmi, o yıllarda yeni yeni filizlenen belgesel türünün parodisi gibi görenler de var…

* “Unutulmuşlar / Los Olvidados” (Los Olvidados - The Young and the Damned, 1950, 80’), Luis Bunuel. Meksiko City’de bir grup sokak çocuğunun hikayesi… Gölgede kalmış sayılamasa da, zamanında Meksika’da sadece 3 gün gösterimde kalabilmiş, o zamanki basının, rejimin ve orta sınıf burjuvaların sert tepkisine kurban gitmiş bir yapıt. Gerçek olaylar ve gerçek karakterlere dayanan, kurmaca olduğu halde tuhaf biçimde “Las Hurdes”ten daha belgesel gibi duran bir film.

* “Bir Sufi Masalı / A Sufi Tale” (1980, 8’), Gayle Thomas. Eski bir Fars masalına dayanan, ‘cahil’ köylülerin bir gün esrarengiz bir meyvayla karşılasmasını anlatan muhteşem bir animasyon.


tarih: 25 Temmuz, C.tesi 18:00
yer: Tütün Deposu, Tophane

08 July 2009

Ermanno Olmi ve işçileri

Geçen hafta düşündüğümüz "bir hikaye anlatma aracı olarak görüntü" gibi genel bir başlık gerçekte yapacağımız tüm izlemelerin bel kemiği olacak, muhtemelen. Dolayısıyla çerceveyi biraz daraltabilir, örneğin belli yönetmenlerin dünyalarına biraz girecek kadar, bir kaç filmini peşpeşe izleyebiliriz. İtalyan sinemasının altın çağının temsilcilerinden olan Ermanno Olmi’yle başlayabiliriz mesela. Hem bu vesileyle de, günümüz sinemasının pek de dönüp bakmadığı insanların, “ötekilerin” (örneğin işçilerin) yaşamına dair hikayeler üzerine konuşma fırsatımız olur. Elektrik kurumunda çalışırken sinemayla ilgilenmeye ve kurum adına filmler çekmeye başlayan Ermanno Olmi, sonradan İtalyan sinemasının en büyük ustaları arasında yerini alacak ve hayatı boyunca bu tür insanları anlatacaktı çünkü.

kabaca bir izleme listesi:

* “Tre fili fino a Milano” (Three Cables to Milan, 1958, 24’), Ermanno Olmi. Karlı bir kış mevsiminde, dağlık bir bölgede yüksek gerilim kabloları döşeyen işçlerin hikayesini anlatan bir belgesel... Sinema tarihinin az bilinen minik cevherlerinden biri. Tek sorun filmde ingilizce altyazı olmaması, ki bence hiç önemli değil.

* “La diga sul ghiaccio” (1953, 11’), Ermanno Olmi. Bu da bir baraj inşaatının kısa hikayesi…

* “Il tempo si è fermato” (a.k.a Time Stood Still, 1959, 83’), Ermanno Olmi’nin pek az bilinen bir başyapıtı. Edison-Volta kurumu adına 40’a yakın belgesel çektikten sonra gerçekleştirdiği bu ilk uzun metrajlı filminde, yukarıdaki iki filmin karakterlerine çok benzer insanların (karla kaplı dağlarda bir baraj inşaatının başında nöbet tutan işçilerin) hikayesini, büyük ölçüde kendi tanıklıklarına dayanarak anlatıyor.

tarih: 11 Temmuz, C.tesi 18:00
yer: Tütün Deposu, Tophane