29 August 2009

Herzog: "Lessons of Darkness"

Minnesota declaration: truth and fact in documentary cinema
"LESSONS OF DARKNESS"

1. By dint of declaration the so-called Cinema Verité is devoid of verité. It reaches a merely superficial truth, the truth of accountants.

2. One well-known representative of Cinema Verité declared publicly that truth can be easily found by taking a camera and trying to be honest. He resembles the night watchman at the Supreme Court who resents the amount of written law and legal procedures. "For me," he says, "there should be only one single law: the bad guys should go to jail."
Unfortunately, he is part right, for most of the many, much of the time.

3. Cinema Verité confounds fact and truth, and thus plows only stones. And yet, facts sometimes have a strange and bizarre power that makes their inherent truth seem unbelievable.

4. Fact creates norms, and truth illumination.

5. There are deeper strata of truth in cinema, and there is such a thing as poetic, ecstatic truth. It is mysterious and elusive, and can be reached only through fabrication and imagination and stylization.

6. Filmmakers of Cinema Verité resemble tourists who take pictures amid ancient ruins of facts.

7. Tourism is sin, and travel on foot virtue.

8. Each year at springtime scores of people on snowmobiles crash through the melting ice on the lakes of Minnesota and drown. Pressure is mounting on the new governor to pass a protective law. He, the former wrestler and bodyguard, has the only sage answer to this: "You can´t legislate stupidity."

9. The gauntlet is hereby thrown down.

10. The moon is dull. Mother Nature doesn´t call, doesn´t speak to you, although a glacier eventually farts. And don´t you listen to the Song of Life.

11. We ought to be grateful that the Universe out there knows no smile.

12. Life in the oceans must be sheer hell. A vast, merciless hell of permanent and immediate danger. So much of a hell that during evolution some species - including man - crawled, fled onto some small continents of solid land, where the Lessons of Darkness continue.

Walker Art Center, Minneapolis, Minnesota April 30, 1999
Werner Herzog

27 August 2009

Cumartesi günü 16:00'da

Herzog izlemek ve tartışmak üzere,
29 Ağustos C.tesi günü 16:00 - 19:00 arası buluşuyoruz.

yeni mekanımız: GalaPera Derneği
adres: Ensiz sok. Şeref apt. No: 4, kat: 2, Tünel-Beyoğlu
tarif: Tünel'e arkanızı dönün, karşıdaki geçidin solunda kalan sokak.
o da kesmezse: açık adres ve kroki şurada.

İzleme programı, itiraz gelmezse aşağıdaki çerçevede cereyan edecektir. Görüşmek üzere...
(Not: Filmler, orijinal dilinde ve İngilizce altyazılı izlenecektir.)

26 August 2009

Werner Herzog ayakkabısını yerken...


Son buluşmamızda, “Letzte Worte” gibi minik bir cevherle Herzog’a giriş yaptık madem, bu hafta sonu onun sinemasına ve belgesel bakışına yoğunlaşalım diyorum. Belgeselle bağını her zaman korumuş olan, özellikle son on yılda yaptığı filmlerin neredeyse dörtte üçü belgesel olan komple bir sinemacı, Werner Herzog… Son izlemede Uğur Hoca’nın dediği gibi, dünyanın hangi köşesinde ilgi çekici bir konu varsa kamerasını sırtlanıp oraya giden ve oradan illa ki orijinal bir film çıkarmayı başaran, dünya sinemasının en nevi şahsına münhasır, dahası en “çılgın” (belki de “çatlak” demeli) dahilerinden biri…

Herzog, ayrıca sinema tarihinde herhalde üzerine en çok film yapılmış yönetmenlerden biridir. Bunlardan en matrak olanını, “Werner Herzog Ayakkabısını Yiyor” adlı Les Blank imzalı kısa belgeseli baştan sona izleyip diğerlerine şöyle bir göz atabiliriz. Birkaç öneri:

* Werner Herzog Eats His Shoe (1980, 20 dk.) - Les Blank

Bu muzip filmde, tam da başlığın söylediği şeyi, Herzog’un kendi ayakkabısını pişirip yemesini izliyoruz… Herzog henüz öğrenciyken

tanıdığı ve sonradan belgesel sinemanın usta isimleri arasına girecek olan Errol Morris’i film yapmaya teşvik eder. Çello çalmaktan kitap yazmaya kadar pek çok işe bulaşmış olan, belli bir alana bir türlü yoğunlaşamayan Morris’le bir de bahis tutuşur: “Gerçi bunu başaracağından kuşkuluyum, ama sen ilk filmini çekip bitirirsen ben de ayakkabımı yiyeceğim!” Sonunda Morris 1978’de ilk filmi “Gates of Heaven”ı çekmeyi başarır. Herzog da söz verdiği gibi, tanıklar huzurunda ayakkabısını pişirip afiyetle yer! “Film yapmak isteyip de bir yerden başlamaya bir türlü cesaret edemeyenleri” teşvik etmek üzere, bu işi sahnede seyircilerin huzurunda yapıyor. Morris’in filminin galasından önce tencerede bol soğan ve sarımsakla pişirdiği ayakkabısını mideye indirirken, bir yandan konukların sinema ile ilgili sorularını yanıtlıyor… Bana sorarsanız, sinemacılık mesleği üzerine yapılmış en iyi belgesellerden biri. (Diğeri, yine Les Blank’ın imzasını taşıyan aşağıdaki film.)

* Burden of Dreams (1982, 95 dk.) – Les Blank

Sinema yapan ya da yapmayı aklından geçiren herkesin izlemesi gereken filmler listesinin en başında (en azından, “Visions of Light”ın hemen ardından) anılacak bir film. Herzog’un başyapıtlarından olan “Fitzcarraldo”yu neler pahasına ve ne tür zorlukları göğüsleyerek bitirebildiğinin hikayesi… Aynı zamanda sinema ile ego ilişkisinin, bazen “bu kadarına değer mi?” dedirten yönetmen inadının çıplak resmi... Tekrar etmek pahasına söyleyelim: “Film çekme” eylemi üzerine yapılmış en etkileyici belgesellerden biri, belki de birincisi… Film biraz uzun, 95 dakika, ama en azından birkaç kısa bölüm izleyebiliriz. Böylece, ileride başka filmlerini de birlikte izlemeyi arzu ettiğimiz Amerikan belgesel sinemasının en yaratıcı isimlerinden Les Blank’in dünyasına da girmiş oluruz.

* Little Dieter Needs to Fly (1997, 80 dk.) – Werner Herzog

Sadece Herzog’un değil, belgesel sinema tarihinin de gizli cevherlerinden biri. Herzog’un çok sevdiği türden bir karakterin, tutkusunun peşinden cesaretle giden bir adamın öyküsü. En büyük tutkusu uçmak olan fakat bunun bedelini inanılmaz bir hayat yaşayarak ödeyen Dieter Dengler adlı bir adamın öyküsü bu. Film boyunca, Dieter’in bu delice tutkusunu, İkinci Dünya Savaşı’ndan sağ çıkışını, yokluk içinde geçen çocukluğunu, Amerika’ya göç edişini, ABD hava filosunda pilot olarak katıldığı Vietnam savaşı sırasında Laos’ta esir düşüp hapse atılmasını, oradan kurtulmasını, vs. inanması güç detaylar ve anekdotlarla anlatıyor.

Herzog’un 2006 yılında “Rescue Dawn” adıyla kurmaca versiyonunu da çektiği bu belgeselin dilerseniz tamamını, ama en azından giriş kısmını izleyip yönetmenin burada yaptığı mizansen oyunlarını tartışabiliriz…Vakit kalırsa, 'Ramazan münasebetiyle' belki Herzog'un “Pilgrimage” adlı 2001 tarihli 21 dk.'lık belgeselini de izleriz.

Ne yazık ki bu hafta da mekan sorunumuz baki… (Sergi açılış hazırlıkları nedeniyle, bu cumartesi galeri müsait değil.) Buluşma mekanımızı en kısa sürede netleştirip bildireceğiz.

17 August 2009

15 Ağustos 2009, URA

12 August 2009

15 Ağustos: Herzog, Moore ve diğerleri

Film izlemek/tartışmak üzere yine, 15 Ağustos C.tesi, saat 16:00-19:00 arası bu sefer başka bir mekanda, İstiklal cad. üzerinde Mısır apt.'ndaki Ura galerisinde buluşuyoruz. (Asıl mekanımız olan Tütün Deposu, Bienal dolayısıyla Kasım ayına kadar dolu olacak.)
Bu haftaki programı Uğur Kutay hazırladı. Bize göstereceği filmlerin listesi aşağıda. Ne denli heyecan verici bir liste olduğunu anlamak için, küçük bir google araştırması yeterli olabilir. Ayrıca Uğur Hoca'yı bilen biliyor, ama bilmeyenler için ipucu: Onunla birlikte film izlemek (hangisi olursa olsun) öyle her zaman herkese nasip olacak bir şey değil! Kaçırmayacağınızı umuyor, vakti musait olan herkesi bekliyoruz.

PROGRAM:

Önce Herzog'un filmini izleyip biçimsel uygulaması üzerine konuşsak, sonra aynı şeyi "Good Copy Bad Copy" için yapsak ve ardından da bazı filmlerden parçalar izleyerek tartışsak diyorum. Buna göre, izlenecek filmler ve tartışılacak filmler şeklinde iki ayrı başlık oluşturmak mümkün:

Tamamı izlenecek filmler:

* Letzte Worte (1968, 13') - Werner Herzog

* Good Copy Bad Copy (2007, 59') - Andreas Johnsen, Ralf Christensen, Henrik Moltke

Parçalar izlenerek farklı bağlamlarda tartışılacak filmler:

* Slacker Uprising (2007, 102') - Michael Moore

* FEMA City (2007, 71') - Jamin H. Griffiths

* A Film to End All Wars - Richard Grove

* Invisible Children (2004, 55') - Laren Poole, Jason Russell, Bobby Bailey

* Omar & Pete (2005, 71') - Tod Lending

* Streetwise (1984, 91') - Martin Bell

tarih: 15 Ağustos C.tesi, 16:00
adres: URA - İstiklal cad. 163, Mısır apt. 1. kat
(Bilmeyenler için tarif: G.Saray meydanından Tünel yönünde ilerlerken, Y.Kredi binasından sonra gelen soldaki muhteşem apartman.)